Netflix’te yer alan en iyi 6 film açıklandı, bu filmleri izlemeyenler çok üzülür

Starman


John Carpenter’ın yönetmenliğini üstlendiği Starman, genellikle "Yakın Temaslar" filmi ile kıyaslanıyor ancak 1984 yapımı bu film, beklenenden farklı bir yön sunuyor. Film, dünyaya inen zarif bir uzay gemisi ile açılıyor ve hikaye, uzaylı bir varlığın, kısa sürede bebeklikten yetişkinliğe Jeff Bridges olarak dönüşümünü gösteren bir evrimle devam ediyor. Bu süreç, izleyicilerin Carpenter’ın daha önceki korku temalı filmlerinden aşina olduğu vücut korkusunu barındırıyor. Ancak film ilerledikçe, yönetmenin en romantik filmi haline geliyor. Starman, uzaylı karakterin Jenny’nin ölen eşinin formunu almasıyla insan ölümlülüğü üzerine derinlemesine bir bakış atıyor. Jenny, yan koltuktaki adamın kendi eşi olmadığını biliyor ama ona ikinci bir şans veriyor. Carpenter, bu rüya gibi hikayeyi, Jack Nitzsche’nin unutulmaz müziği eşliğinde, duygusal anlarla süslüyor.

Mortal Engines

Christian Rivers'ın yönettiği Mortal Engines ise, Yüzüklerin Efendisi serisinin arkasındaki ekipten gelen ve hak ettiği ilgiyi göremeyen, gişede başarısız olan bir post-apokaliptik film. Gelecekte, şehirlerin hareket halinde olduğu ve büyük şehirlerin daha küçük olanları avladığı bir dünyada geçiyor. Filmin ana kahramanı, iktidar hırsıyla yanıp tutuşan bir lideri ortadan kaldırmaya çalışan genç bir suikastçı (Hera Hilmar). Bu yolculukta, yeni dostlar buluyor ve belki de aşkı (Robert Sheehan). Ancak film, karakterlerinden ziyade, üretim tasarımı ve yaratıcı dünya kurma çalışmalarıyla öne çıkıyor.

Blame

Hiroyuki Seshita'nın yönetmenliğindeki Blame! ise, Tsutomu Nihei'nin 1997 tarihli manga serisinden uyarlandı. Killy adında gizemli bir savaşçının, teknolojik bir virüs tarafından harap edilmiş dünyada insanlığın son umutlarını kurtarma çabasını konu alıyor. Film, manga serisinin derinlikli dünyasını ve atmosferini büyük ölçüde koruyarak izleyiciye sunuyor. Killy'nin, insan olmayan düşmanlarla ve amansız bir düşmanla mücadelelerini canlı ve heyecan verici bir şekilde gösteriyor. Karanlık bilim kurgu animasyonunun hayranları için Blame!, hem kaynak materyale sadık kalarak hem de yeni izleyicilere hitap eden bir eser olarak öne çıkıyor.

The Killer

David Fincher’ın son filmi "The Killer", sıradan bir aksiyon filminden çok daha fazlasını sunuyor. Netflix üzerinden yayınlanan bu film, bir tetikçinin hedefini ıskaladığı bir suikast sonrası başına gelenlerle yüzleşmesini konu alıyor. Ancak film, sadece gergin anlar sunmakla kalmıyor, aynı zamanda mizahi unsurlar ve trajik öğelerle zenginleştirilmiş bir hikaye anlatıyor. Fincher, film boyunca farklı türleri ustaca bir araya getirerek izleyiciye tutarlı bir ton sunuyor. Michael Fassbender’ın tetikçi rolündeki başarılı performansı ise filmdeki en çarpıcı unsurlardan biri olarak öne çıkıyor. Fassbender, hayatın her alanında hassasiyet gerektiren monologlarından, işlerin kötü gitmesi üzerine duyduğu pişmanlıklara kadar geniş bir duygu yelpazesinde başarıyla ilerliyor.

Alone

John Hyams'ın yönetmenliğini yaptığı "Alone", klasik bir kadın-kaçış hikayesini ele alıyor. Yeni dul kalmış bir kadın olan Jessica'nın, taşınma sürecindeyken peşine düşen ürkütücü bir adamla mücadelesini konu alıyor. Adamın lastiklerini kesmesi sonucu kaza yapan Jessica, kendini adamın bodrum katında buluyor. Film, 98 dakikalık süresi boyunca sürekli artan gerilimle dikkat çekiyor ve Hyams’ın yönetmenlik becerileri filmi bir adım öne taşıyor.

Athena

2022’nin en iyi filmlerinden biri olarak kabul edilen "Athena", Fransız bir banliyöde, tekrarlanan polis tacizleri ve şiddeti sonucu patlak veren isyanı konu alıyor. Üç kardeşin çatışmaya farklı bakış açılarından yaklaşımlarını ve çözüm yollarını ele alan film, özellikle teknik ustalığıyla öne çıkıyor. Müzik video yönetmeni Romain Gavras'ın ilk uzun metrajlı film deneyimi olan bu yapımda, nefes kesen takip çekimleri ve karmaşık sahne düzenlemeleri filmi unutulmaz kılıyor. Filmin sonu hakkında çekincelerim olsa da, Gavras’ın bu filmde sergilediği başarı, gelecekte yapacağı işler için beni heyecanlandırıyor.