Netflix‘in yeni bilim kurgu draması Spaceman’i izlerken, Adam Sandler’dan nadiren gördüğünüz bir yönle karşılaşmaya hazır olun. Sandler, güneş sisteminin kenarına solo bir göreve gönderilen astronot Jakub Procházka’yı canlandırıyor. Görevinin altıncı ayında, Jakub, Dünya’ya dönüşünde eşi Lenka’yla (Carey Mulligan) evliliğini kurtarabilir mi diye düşünüyor. Geminin içinde başka bir insan olmadığı için Jakub, astronotun problemlerini çözmesine yardımcı olan Hanuš isimli, Paul Dano’nun seslendirdiği bir uzaylı örümcekle içini döküyor. Esasında Spaceman, bir adamın çok geç olmadan yollarını değiştirmeye çalıştığı bir kendini keşfetme filmi. Spaceman, 1 Mart’ta Netflix’te yayınlanmaya başlıyor. Benzer filmler arıyorsanız, Brad Pitt’in dramatik bir gösterisi, gözden kaçırılmış bir biyopik ve bir zaman yolculuğu efsanesi dahil olmak üzere bu üç filmi izlemeyi düşünebilirsiniz.
Ad Astra (2019)
Ad Astra ve Spaceman, gerçekle yüzleşmekten kaçınmak için büyük bilinmeyene doğru isteyerek yolculuk eden derin duygusal sorunlara sahip karakterleri konu alıyor. Ad Astra’nın merkezinde, galaksinin sonunda güç dalgalanmalarını araştırmakla görevlendirilen astronot Roy McBride (Brad Pitt) var. ABD Uzay Komutanlığı, anomalinin 29 yıl önce zeki yaşam aramak için ayrılan ve Neptune’ün yörüngesinde dönen Lima Projesi’nden, Roy’un babası H. Clifford McBride (Tommy Lee Jones) tarafından yönetilen bir uzay istasyonundan geldiğine inanıyor. Clifford’un Lima Projesi’nde hayatta kalıp kalmadığı bilinmiyor. Babasının yerini merak eden Roy, Clifford ile olası bir yeniden birleşme korkusuna rağmen tehlikeli göreve katılmayı kabul ediyor. Temelinde Ad Astra, bir ebeveyn-çocuk filmi. Ad Astra, uzayın en güzel tasvirlerinden bazılarını da sunuyor.
Interstellar (2014)
Christopher Nolan‘ın zaman ve uzayla ilgili takıntısı, Interstellar’a ilham verdi. Gelecekte geçen filmde, insanlık ciddi kıtlık ve kuraklıkla karşı karşıya kaldıkça Dünya kötüleşiyor. İnsanlığın hayatta kalmasını sağlamanın tek yolu, farklı bir gezegende yeni bir ev bulmaktır. Eski NASA pilotu Cooper (Matthew McConaughey), bir solucan deliği araştırmak ve Satürn’ün yakınında gezegenleri keşfetmek üzere eski mentoru Profesör John Brand (Michael Caine) tarafından bir keşif gezisine uçması için işe alınır. Bu yolculuk, Cooper’ın hayatından yıllar alacak ve ona, insanlığı kurtarmak ile Dünya’nın son günlerini çocuklarıyla geçirmek arasında bir seçim yapma zorunluluğu getirecektir. Interstellar, Spaceman’dan çok daha epik, neşeli ve heyecan verici. Ancak, her iki film de ilişkiler ve yalnızlığın nihai çözüm olarak aşk olduğu konusunda benzer görüşleri paylaşıyor.
“Prometheus“, Ridley Scott tarafından yönetilen ve 2012 yılında vizyona giren bir bilim kurgu filmidir. “Alien” serisinin bir öncülü olarak kabul edilen bu film, insan ırkının kökenlerini araştırmak ve evrenin en derin sırlarını çözmeye çalışan bir grup bilim insanının hikayesini anlatır. Film, “Alien” evrenini genişletirken, kendi başına duran bir hikaye sunmayı amaçlar.
Filmin merkezinde, Elizabeth Shaw (Noomi Rapace) ve Charlie Holloway (Logan Marshall-Green) liderliğindeki bir araştırma ekibi yer alır. Bu ekip, insanlık tarihine ışık tutabilecek antik uzaylı işaretlerinin peşine düşer. Finansmanı, gizemli Weyland Corporation tarafından sağlanan Prometheus adlı uzay gemisi ile bir yıldızlararası yolculuğa çıkarlar. Hedefleri, insanlığın yaratıcıları olduğuna inandıkları “Mühendisler” adı verilen uzaylı bir ırkı bulmaktır.
“Prometheus“, varoluşun kökeni, yaratılış ve yaratıcılar ile insanların bu büyük evrendeki yeri gibi derin temaları ele alır. Ayrıca, bilinmeyenle karşılaşmanın getirdiği tehlikeler ve insan merakının sınırları gibi konular üzerinde durur.
Gravity
“Gravity“, Alfonso Cuarón’un yönettiği ve başrollerinde Sandra Bullock ve George Clooney’nin yer aldığı, 2013 yılında vizyona giren bir bilim kurgu gerilim filmidir. Film, uzayda mahsur kalan iki astronotun hikayesini konu alır ve onların Dünya’ya dönüş mücadelesini anlatır. “Gravity“, görsel efektleri, sinematografisi, yönetmenliği ve oyunculuk performansları ile eleştirmenlerden büyük övgüler almıştır. Aynı zamanda, izleyicilere uzayın derinliklerinde geçen nefes kesici bir deneyim sunar.
Dr. Ryan Stone (Sandra Bullock), ilk uzay görevinde olan bir biyomedikal mühendisidir. Deneyimli astronot Matt Kowalsky (George Clooney) ile birlikte, Hubble Uzay Teleskobu’nda bir görev üzerinde çalışmaktadırlar. Ancak, bir Rus uydusunun yıkılması sonucu oluşan zincirleme bir uzay çöpü fırtınası, onları uzayda mahsur bırakır. İletişimleri kesilir ve yalnızca birbirlerine bağlı kalarak hayatta kalmaya çalışırlar. Bu süreçte, Stone ve Kowalsky’nin Dünya’ya dönüş yolculuğu, hem fiziksel hem de duygusal zorluklarla doludur.
“Gravity“, izolasyon, hayatta kalma ve yeniden doğuş gibi temaları işler. Film, uzayın sınırsız ve affetmez doğasını, insan iradesinin ve azminin karşısına koyar. Alfonso Cuarón’un yönetmenliği, uzun ve kesintisiz çekim teknikleri kullanarak, izleyicilere gerçekçi ve sürükleyici bir uzay deneyimi sunar. Film aynı zamanda, yalnızlık ve içsel mücadeleler üzerine derin bir meditasyon niteliğindedir.
“Gravity”, özellikle görsel efektleri ve sinematografisi ile dikkat çeker. Film, uzayın genişliğini ve derinliğini etkileyici bir şekilde gösterirken, karakterlerin yaşadığı tansiyonu ve aciliyeti de başarıyla aktarır. Emmanuel Lubezki’nin sinematografisi, filmi bir görsel şölen haline getirir. “Gravity”, birçok ödül kazanmıştır, bu ödüller arasında En İyi Yönetmen, En İyi Görsel Efektler ve En İyi Sinematografi dallarında Oscar Ödülleri de bulunmaktadır.
“Gravity”, teknik başarıları ve hikaye anlatımı ile modern bilim kurgu ve gerilim türlerinde bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Uzayda geçen filmler arasında, gerçekçilik ve insan hikayesi açısından öne çıkar. Sandra Bullock’un performansı, özellikle filmin duygusal derinliğini ve gerilimini taşıyan unsurlardan biri olarak öne çıkar. “Gravity”, sinema teknolojisindeki yeniliklerin hikaye anlatımını nasıl güçlendirebileceğinin mükemmel bir örneği olarak görülür.
First Man (2018)
İtiraf etmek gerekirse, First Man daha çok dramatik bir biyopikten ziyade bir bilim kurgu macerası. Ancak, Spaceman’den alınan yalnızlık, yas ve evlilik temaları, Damien Chazelle’in filmi First Man’in DNA’sını oluşturuyor. Ryan Gosling, uzay yarışı sırasında yaptığı çalışmalarla Amerikan kahramanı haline gelen efsanevi astronot Neil Armstrong olarak rol alıyor. Film, Armstrong’un NASA’daki günlerinden, test pilotu olarak başladığı günlerden Apollo 11 misyonunu yönetmesine ve ayın yüzeyine ayak basan ilk insan olmasına kadar olan süreci anlatıyor.
NASA’daki işinin arkasında, Neil mütevazı, çekingen bir adamdı ve karısı Janet (The Crown’un Claire Foy) ile birlikte yaşadığı kişisel bir trajediyle başa çıkmakta zorlanıyordu. First Man, hiç olmak istemediği ünlü bir kahramanla başa çıkmaya çalışan bir adam hakkında sessiz, duygusal olarak etkileyici bir biyopik. İzleyebileceğiniz tek bir sahne varsa, ay inişi sekansını seçin, korkutucu güzellikte bir müzikle sete alınmış şaşırtıcı bir film yapım parçası.
GÜNDEM
10 Ekim 2024SPOR
10 Ekim 2024GÜNDEM
10 Ekim 2024SPOR
10 Ekim 2024SPOR
10 Ekim 2024GÜNDEM
10 Ekim 2024GÜNDEM
10 Ekim 2024