Adını “Kâbus Kara Delik” olarak koyduğumuz bu muazzam nesne, karanlığın içinde bir ışık gibi parlıyor. Bilim insanları, bu kara deliğin, daha önce bilinen tüm nesnelerden daha parlak bir ışıma yaydığını keşfetti. Bu olağanüstü keşif, kozmik fenomenlerin anlaşılması ve evrenin sırlarının çözülmesi yolunda önemli bir adım olarak görülüyor. Araştırmacılar, “Kâbus Kara Delik”in sadece göz alıcı parlaklığıyla değil, aynı zamanda evrenin yapısını ve kara deliklerin nasıl oluştuğunu anlamamıza yardımcı olacak değerli bilgiler sunmasıyla da büyük bir öneme sahip olduğunu vurguluyor.
Yakın zamanda keşfedilen bir canavar kara delik, çevresindeki malzemeyi o kadar hızlı tüketiyor ki, kayıtlara geçen en hızlı büyüyen türden biri. Bu devasa kara delik, her gün güneşimizin eşdeğer kütlesini yutuyor ve bu özelliğiyle birden fazla açıdan rekor kırıyor.
Avustralya Ulusal Üniversitesi’nden baş araştırmacı Christian Wolf’un bir açıklamasına göre, “Bu inanılmaz büyüme hızı, aynı zamanda büyük bir ışık ve ısı yayımı anlamına geliyor.” Bu nedenle, bu nesne aynı zamanda evrendeki bilinen en parlak obje olarak da kaydediliyor. Güneşimizden 500 trilyon kat daha parlak.
Evrenin en parlak nesnesi: Kâbus kara delik
J059-4351 olarak bilinen bu nesne, bir galaksinin kalbindeki süpermasif kara deliğin o kadar büyük ve aktif olması nedeniyle galaktik çekirdeğin parlak bir şekilde ışıldadığı bir tür nesne olan bir kuasar. Merkezdeki kara delik, güneşimizin kütlesinin yaklaşık 17 milyar katı büyüklüğünde ve bu da onu, galaksimizin merkezindeki nispeten küçük kara delikten (Sagittarius A*, güneşimizin 4.3 milyar katı büyüklüğünde) veya ünlü, ilk fotoğraflanan M87 kara deliğinden (güneşimizin 6.5 milyar katı büyüklüğünde) çok daha büyük yapıyor.
Keşif ilk olarak Avustralya’daki bir teleskop kullanılarak yapıldı, ardından Avrupa Güney Gözlemevi’nin Çok Büyük Teleskobu ile doğrulandı. Araştırmacılar, kara deliğin etrafındaki çok aktif, sıcak ve hızlı hareket eden bölgeyi gözlemlediler ve bu sayede beslenme modeli hakkında bilgi hesaplayabildiler. Malzeme, kara deliğin etrafında döner ve olay ufku geçtikçe kara delik tarafından yavaş yavaş tüketilir.
Wolf, “Bu, 10.000 derece Celsius sıcaklığında, her yerde şimşeklerin çaktığı ve rüzgarların Dünya’yı bir saniyede dolaşacak kadar hızlı estiği devasa ve manyetik bir fırtına hücresi gibi görünüyor,” dedi. “Bu fırtına hücresi yedi ışık yılı genişliğinde, yani Güneş sistemimizden Galaksi’deki en yakın yıldıza, Alpha Centauri’ye olan mesafenin yüzde elli fazlası.”
Bu özel kara deliğin bu kadar büyük olmasının bir nedeni, çok uzakta olması ve dolayısıyla ona bakmanın, bugünkünden farklı bir evrende, evrenin daha genç bir dönemine bakmak gibi olmasıdır.
Melbourne Üniversitesi’nden ortak yazar Rachel Webster, “Bu kara delikten gelen ışık bize ulaşmak için 12 milyar yıldan fazla bir yol kat etti,” diye açıkladı. “Genç evrende, madde kaotik bir şekilde hareket ediyor ve aç kara delikleri besliyordu. Bugün, yıldızlar düzenli bir şekilde, güvenli mesafelerde hareket ediyor ve sadece nadiren kara deliklere düşüyor.”
Araştırma, Nature Astronomy dergisinde yayımlandı.
GÜNDEM
13 Ekim 2024SPOR
13 Ekim 2024GÜNDEM
13 Ekim 2024SPOR
13 Ekim 2024SPOR
13 Ekim 2024GÜNDEM
13 Ekim 2024GÜNDEM
13 Ekim 2024